Ölümün geri dönülmez olduğu, yaşamın sonu olduğu, kaçınılmaz olduğu, nedenselliğe bağlı olduğu gibi kavramlar çocuklarda yaşla birlikte anlaşılmaya başlanır.
3-5 yaş arasındaki çocuklar; ölümün geçici, geriye dönebilen ve sadece diğerlerinin başına gelen bir durum olduğu düşüncesindedir. Ve ölümün sadece dışardan gelen şiddet yada kazalara bağlı olduğunu sanırlar.
Çocuklar ilk kez 5-6 yaşlarında ölümü biyolojik bir olay olarak kavrarlar.
7-11 yaşlarında ölümün evrenselliği yanında geri dönülmezliği anlaşılır. Ölümün dışsal nedenler yanında içsel nedenleri farkedilmeye başlar.
12 yaş ve üstünde: Ölüm kavramı, ölümün doğası ve ölümden sonraki yaşama ilişkin kurgular dini ve felsefi düşünce sistemi ile ilişkilendirilebilir.
Sevilen birinin yada ebeveyninin kaybı çocuk ve gençlerde korku, üzüntü, ümitsizlik ve çaresizliği arttırır. Ölüm haberi bazen çocuk üzülür diye saklanmaktadır. Bu son derece yanlış bir durumdur. Kaybedilen kişinin yokluğu ve açıklama olmayışı çocuğun hem üzüntüsünü hem suçluluk duygularını hem de kaygılarını daha çok arttırmaktadır. Yas dönemini yakınlarıyla yaşama fırsatının da kaçmasına yol açmaktadır. Bu nedenle ölüm haberi çocuklara ve ergenlere en yakınları tarafından ve doğru bir biçimde açıklanmalıdır. Çocuğun vereceği tepkilere göre sakin, paylaşımcı ve yatıştırıcı bir tutum takınılmalı, ağlaması yada agresif tepkilerine karşı sakin kalınmalı, birliktelik ve yalnız olmadığı hissi verilmelidir.